Miras bırakanın yaptığı ölüme bağlı tasarruflar veya sağlar arası kazandırmalar, saklı pay sahibi mirasçıların yasal miras haklarını ihlal edebilir. Bu durumda devreye giren tenkis davası, mirasçının hakkını koruma altına alır. Ancak bu hakkın kullanılabilmesi belirli sürelere bağlıdır. Tenkis davası, hak düşürücü süreye tabi olduğu için zamanında açılmaması durumunda mirasçılar telafisi güç hak kayıplarıyla karşı karşıya kalabilir. Bu yazımızda, tenkis davası zamanaşımı süresi, dava açma koşulları ve Yargıtay kararları ışığında dikkat edilmesi gereken hukuki detaylara yer vereceğiz.
Tenkis Nedir?
Tenkis, kelime anlamı itibarıyla “eksiltmek, indirmek, azaltmak” anlamına gelir. Hukuki bağlamda ise tenkis, miras bırakanın yaptığı ölüme bağlı veya sağlar arası tasarruflarla saklı pay sahibi mirasçıların yasal haklarını ihlal etmesi durumunda, bu tasarrufların yasal sınıra çekilmesini sağlayan bir dava veya savunma yoludur. Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenen bu kurum, miras bırakanın tasarruf serbestisini sınırlandırarak, belirli mirasçıların korunmasını hedefler.
Tenkis kurumu, özellikle saklı pay sistemini benimseyen ülkelerde, miras adaletini sağlamak adına önemli bir araçtır. Miras bırakan, her ne kadar malvarlığı üzerinde tasarruf özgürlüğüne sahip olsa da, saklı pay sahibi mirasçıların hakları bu özgürlük karşısında üstün tutulur. Bu nedenle yapılan kazandırmalar, saklı pay sınırını aşmışsa, tenkise tabi tutulur ve ilgili mirasçının hakkı iade edilir.
Tenkis Davası Nedir?
Tenkis davası, saklı payı ihlal edilen mirasçının, miras bırakanın tasarruf serbestisini aşarak yaptığı kazandırmalara karşı açtığı bir hukuk davasıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 560. maddesine göre:
“Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler.”
Bu dava ile amaçlanan, mirasçıların yasal olarak korunmuş olan saklı paylarının geri kazanılmasıdır. Tenkis davası, miras bırakanın ölümünden sonra açılabilir. Tasarruf ölüme bağlı (örneğin vasiyetname) ya da sağlar arası (örneğin bağışlama) olabilir. Her iki durumda da, tasarrufun saklı payı ihlal etmesi halinde tenkis talep edilebilir.
Tenkis davasında mirasçının isteği, yapılan kazandırmanın yasal sınır olan tasarruf edilebilir kısmı aşan bölümünün iptal edilmesi değil, bu kısmın azaltılmasıdır. Bu yönüyle tenkis davası, yenilik doğurucu nitelikte bir eda davasıdır.
Tenkis Davasında Def’i Yolu
Tenkis sadece dava yoluyla değil, def’i (itiraz) yoluyla da ileri sürülebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 571. maddesinin üçüncü fıkrası bu konuda şu hükmü içerir:
“Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.”
Bu hüküm, mirasçıların zaman aşımı veya hak düşürücü süre geçmiş olsa bile kendilerine karşı yöneltilen bir istemde, savunma olarak tenkis talebinde bulunabileceğini ifade eder. Yani, mirasçının dava açmamış olması tenkis hakkını tümüyle kaybettiği anlamına gelmez; karşı tarafın iddiasına karşılık tenkis def’i her zaman ileri sürülebilir.
Örneğin; bir taşınmazın mirasçıya bırakıldığı vasiyetnameye dayalı olarak açılan bir tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazı elinde bulunduran saklı pay sahibi mirasçı, bu tasarrufun kendi payını ihlal ettiğini belirterek tenkis def’inde bulunabilir. Bu durumda mahkeme, tasarrufun tenkise tabi olup olmadığını değerlendirerek karar verir.
Tenkis Davasında Zamanaşımı Süresi (Hak Düşürücü Süreler)
Tenkis davasında zamanaşımı değil, hak düşürücü süre söz konusudur. Bu fark önemlidir çünkü zamanaşımı süresi dolduğunda karşı tarafın itiraz etmesi gerekirken, hak düşürücü sürenin dolması hâlinde mahkeme davayı re’sen reddeder.
Türk Medeni Kanunu’nun 571. maddesine göre:
“Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.”
Bu düzenlemeye göre:
- Öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl içinde dava açılmalıdır.
- Her hâlükârda 10 yıl geçtikten sonra dava hakkı sona erer.
Yani saklı payın zedelendiğini öğrendiğiniz tarihten itibaren en geç 1 yıl içinde dava açmak zorundasınız. Ancak vasiyetnamenin açılmasının ya da mirasın resmen başlamasının üzerinden 10 yıl geçmesi durumunda, artık öğrenme tarihi dikkate alınmaksızın dava hakkı tamamen ortadan kalkar.
Bu sürelerin kaçırılması, dava açma hakkını geri dönülmez şekilde sona erdirir. Bu nedenle tenkis davasında zaman yönetimi büyük önem taşır.
Bilirkişi Raporları ve Tenkis Hesabı
Tenkis davasında başarıya ulaşmak için mirasın kapsamı, tasarrufların içeriği ve saklı payların doğru hesaplanması gerekir. Bu hesaplamalar teknik ve uzmanlık gerektirdiği için mahkemeler sıklıkla bilirkişi heyeti görevlendirir. Bilirkişiler, hem terekenin değerini hem de saklı pay ihlallerini belirleyerek mahkemeye rapor sunar.
Yargıtay da bilirkişi raporlarının önemine birçok kararında açıkça değinmiştir. Özellikle şu hususların raporda bulunması beklenir:
- Miras bırakanın malvarlığının toplam değeri
- Her bir mirasçının saklı pay oranı ve değeri
- Kazandırmaların değeri ve tenkise tabi olup olmadıkları
- Tenkis oranının ne olması gerektiği
📌 Örnek Yargıtay Kararı:
“Tenkisin gerekip gerekmeyeceği, gerekiyorsa ne oranda ve ne miktarda gerekeceği önceden bilinemez. Bu nedenle mahkemece, öncelikle tereke mal varlığı tespit edilmeli, uzman bilirkişi heyetine tenkisle ilgili ayrıntılı bir hesap yaptırılmalıdır.”
(Yargıtay 3. HD, 19.03.2013, E. 2013/3129, K. 2013/4626)
Ayrıca taşınmazların değer tespiti yapılırken, mirasın açıldığı tarihteki rayiç bedel esas alınmalıdır. Bu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da yer alan önemli bir ilkedir.
“Mahkeme, taşınmazlar alınırken ödenen bedellerin, mirasın açıldığı tarihteki satın alma gücü dikkate alınarak yeniden hesaplanması ve bu değerlere göre tenkis yapılması gerektiğini gözetmelidir.”
(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 30.11.2005, E. 2005/2-581, K. 2005/672)
Bilirkişi raporları sayesinde mahkeme, miras bırakanın yaptığı kazandırmaların saklı payı ne oranda ihlal ettiğini objektif şekilde tespit eder. Bu nedenle tenkis davası sürecinde bilirkişi raporları vazgeçilmezdir.
Tenkis Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Tenkis davasında görevli mahkeme genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. (6100 sayılı HMK m. 2)
Yetkili mahkeme ise miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. (TMK m. 576, HMK m. 11)
Bu nedenle dava açmadan önce hem görev hem yetki kurallarına dikkat edilmelidir. Yanlış yerde açılan davalar usulden reddedilme riski taşır.
Yargıtay Kararları Işığında Tenkis Davası Uygulamaları
Tenkis davası uygulamalarında Yargıtay’ın içtihatları büyük önem taşır. Aşağıda, Yargıtay tarafından verilmiş ve uygulamada sıkça atıf yapılan bazı önemli kararlar ile tenkis davasının sınırları, tarafları ve ileri sürülebileceği durumlar detaylandırılmıştır:
1. Muvazaalı İşlemlere Karşı Tenkis Davası Açılabilir
Miras bırakan, bir malı aslında bağışlamak istemesine rağmen işlem üzerinde satış olarak göstermişse, bu işlem muvazaalı sayılır. Bu durumda saklı pay sahibi mirasçılar, muvazaa nedeniyle iptal ve tescil davası ile birlikte veya sonrasında tenkis davası da açabilirler.
“Mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla yapılan görünürdeki satış işlemleri muvazaalıdır. Bu durumda tüm mirasçıların dava açma hakkı vardır.”
(Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 01.04.1974, E. 1974/1, K. 1974/2)
2. Kötü Niyetli Üçüncü Kişilere Karşı da Tenkis Davası Açılabilir
Tenkis davası yalnızca kazandırmayı doğrudan alan kişiye değil, kazandırmayı bilerek ve kötü niyetle devralan üçüncü kişilere karşı da yöneltilebilir.
“Mirasbırakanın bilgisi dışında, kazandırmadan yararlanan kişinin, sırf saklı pay sahiplerini haklarından mahrum bırakmak amacıyla malı kötü niyetli üçüncü kişiye devretmesi halinde, bu kişiye karşı da tenkis davası açılabilir.”
(Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 13.01.1975, E. 1975/7, K. 1975/1)
Bu içtihat, tenkis davasının sadece şahsi hakka değil, istisnai olarak ayni haklara da etkili olabileceğini göstermektedir.
3. Mirastan Çıkarılan Mirasçılar da Tenkis Davası Açabilir
Eğer mirasçı, ölüme bağlı tasarrufla mirastan çıkarılmışsa, ama çıkarılma gerekçesi gösterilmemiş ya da geçerli değilse, tenkis davası açma hakkını kaybetmez.
“Iskat (çıkarma) sebebi ispat edilememişse, davaya tenkis davası gibi devam edilmesi gerekir.”
(Yargıtay 2. HD, 03.07.2006, E. 2006/10380, K. 2006/10626)
Bu karar, mirastan çıkarılma işleminin mutlak bağlayıcı olmadığını, mahkemece denetlenebileceğini ortaya koymaktadır.
4. Tenkis Davası, Muvazaa Davası ile Birlikte Açılabilir
Tenkise konu edilen kazandırmanın muvazaalı olduğu düşünülüyorsa, bu iki dava kademeli olarak birlikte açılabilir. İlk olarak tenkis talep edilir, kabul edilmezse ikinci kademede muvazaa nedeniyle iptal ve tescil istenir.
“Temliki tasarruflardan zarar gören mirasçılar, tenkis davasıyla birlikte kademeli olarak veya ayrı olarak muvazaa nedeniyle iptal ve tescil davası açabilir.”
(Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 22.05.1987, E. 1986/4, K. 1987/5)
Bu uygulama, mirasçıların hukukî korumasını daha güçlü hale getirir ve mahkemenin olası tüm durumları değerlendirmesine olanak tanır.