Miras sebebiyle istihkak davası, Türk Medeni Kanunu kapsamında düzenlenen ve mirasçıların miras bırakanın ölümünden sonra terekeye ait haklarını koruma altına almak amacıyla başvurdukları önemli bir dava türüdür. Bu dava, mirasçının mirasçılık sıfatına dayalı olarak terekeye veya terekeye ait malvarlığı unsurlarına fiilen zilyet olan kişilere karşı açtığı ayni nitelikte bir eda davasıdır. Özellikle mirasçılık hakkına karşı açık bir itirazın bulunduğu hallerde başvurulan bu dava, miras hukukunun uygulamada sık karşılaşılan konularından biridir.
Miras Sebebiyle İstihkak Davasının Hukuki Dayanağı
Miras sebebiyle istihkak davasının temel hukuki dayanağı, Türk Medeni Kanunu’nun 637. maddesidir. Bu maddeye göre, yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya terekeye dahil bazı malları elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek istihkak davası açabilir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, davacının sadece mirasçı olması değil, aynı zamanda mirasçılık sıfatına ilişkin olarak üstün hak iddiasında bulunmasıdır. Aksi takdirde açılan dava, miras sebebiyle değil adi istihkak davası niteliğinde değerlendirilecektir.
Miras Sebebiyle İstihkak Davasının Şartları
Bu davanın açılabilmesi için belirli şartların sağlanması gerekir. Öncelikle, davacı mutlaka yasal ya da atanmış mirasçı olmalıdır. Ayrıca davalının, dava konusu tereke malları üzerinde fiilen zilyetlik kurmuş olması ve bu zilyetliğin mirasçının hakkıyla çelişmesi gerekmektedir. Tereke paylaşılmamışsa, yani mirasçılar arasında elbirliği mülkiyeti devam ediyorsa, davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması ya da bir temsilci atanarak onun tarafından açılması zorunludur.
Davacı ve Davalı Tarafın Konumu
Bu davada davacı, mirasçılık sıfatını taşıyan kişidir. Tereke tek bir mirasçıya intikal etmişse, bu kişi bireysel olarak dava açabilir. Ancak tereke birden fazla mirasçıya kalmışsa ve paylaşım gerçekleşmemişse, ya tüm mirasçılar birlikte dava açmalı ya da Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi uyarınca bir tereke temsilcisi atanmalıdır. Davalı ise, söz konusu tereke malını veya mallarını fiilen elinde bulunduran kişidir. Bu kişi başka bir mirasçı olabileceği gibi, tamamen üçüncü bir kişi de olabilir. Önemli olan, zilyetliğin hukuka uygun bir hakka değil, haksız fiili tasarrufa dayanmasıdır.
Adi İstihkak Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası Arasındaki Fark
Adi istihkak davası ile miras sebebiyle istihkak davası arasındaki fark, özellikle mirasçılık sıfatının tartışmalı olup olmamasında ortaya çıkar. Eğer taraflar arasında mirasçılık sıfatına ilişkin bir uyuşmazlık yoksa ve malın mülkiyetine dair genel bir hak iddiası varsa bu durumda açılacak dava adi istihkak davasıdır. Ancak davalı, davacının mirasçılık sıfatına açıkça karşı çıkıyorsa ve mal üzerinde mirastan doğan özel bir hak çatışması söz konusuysa, bu durumda miras sebebiyle istihkak davası açılması gerekir. Ayrıca adi istihkak davalarında zamanaşımı genellikle uygulanmazken, miras sebebiyle istihkak davalarında zamanaşımı süreleri açıkça belirlenmiştir.
Zamanaşımı Süresi
Miras sebebiyle istihkak davası, Türk Medeni Kanunu’nun 639. maddesi kapsamında belirlenen süreler içinde açılmalıdır. Bu hükme göre, davalı iyiniyetli ise, davacının mirasçı olduğunu ve davalının terekeye fiilen zilyet olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl, her hâlükârda 10 yıl içinde dava açılmalıdır. Eğer davalı kötüniyetli ise, bu durumda zamanaşımı süresi 20 yıl olarak uygulanır. Bu sürelerin geçirilmesi halinde, miras sebebiyle istihkak davası zamanaşımına uğrayarak reddedilir. Öte yandan, adi istihkak davalarında bu tür bir zamanaşımı öngörülmemiştir.
İspat Yükü
Bu davada ispat yükü davacıya aittir. Davacı, öncelikle mirasçılık sıfatını, ardından da dava konusu malın terekeye ait olduğunu ve son olarak davalının bu mala fiilen zilyet olduğunu ispatlamak zorundadır. Davalı ise, zilyetliğinin hukuka uygun bir nedene dayandığını, örneğin bağış, satış ya da miras paylaşımı sonucunda kendisine geçtiğini ortaya koymakla yükümlüdür. Ancak Türk Medeni Kanunu’nun 638/2. maddesi uyarınca, davalı kazandırıcı zamanaşımı savunmasında bulunamaz.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Miras sebebiyle istihkak davasında yetkili mahkeme, mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu kural, Türk Medeni Kanunu’nun 578. maddesinde düzenlenmiştir. Görevli mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Bu davalar, çekişmeli yargı kapsamında yürütülür ve alacak davası gibi değerlendirilmez.
Koruyucu Tedbirler ve Mahkeme Kararı
Dava süresince, tereke mallarının el değiştirmesini önlemek amacıyla ihtiyati tedbir talepleri gündeme gelebilir. Mahkeme, taşınmaz mallar üzerine tapu şerhi, güvence gösterilmesi ya da müzekkere yazılması gibi kararlarla davacının haklarını koruma altına alabilir. Dava sonucunda davanın kabulüne karar verilirse, davalı, haksız olarak zilyetliğinde bulundurduğu malı aynen ya da ikame değeri ile birlikte iade etmekle yükümlüdür. Bu süreçte haksız zilyetlik kuralları uygulanır.
Miras Sebebiyle İstihkak Davasının Nitelikleri
Miras sebebiyle istihkak davası, bazı nitelikleriyle diğer davalardan ayrılır. Öncelikle, külli nitelikte bir davadır. Yani davacı, terekeye dahil tüm mallar için bu davayı açabilir. Ayrıca bu dava bir eda davasıdır, çünkü mahkemeden davalının elinde bulunan malı iade etmesi talep edilir. Aynı zamanda mutlak bir hakka dayanır ve herkes aleyhine ileri sürülebilir. Özellikle tenkis davası ya da ölüme bağlı tasarrufun iptali gibi yenilik doğuran davalarla birlikte açılması da mümkündür.
Sonuç
Miras sebebiyle istihkak davası, mirasçıların haklarını korumaya yönelik önemli ve özel bir dava türüdür. Bu dava sayesinde, terekeye ait mallar haksız şekilde elinde bulunduran kişilerden geri alınabilir. Uygulamada özellikle mirasçılık sıfatına yönelik uyuşmazlıkların yaşandığı durumlarda gündeme gelen bu dava, Türk Medeni Kanunu’nda ayrıntılı şekilde düzenlenmiş olup, doğru şekilde açılıp yürütülmesi durumunda mirasçının malvarlığı haklarını etkili şekilde koruyacaktır.